Kişi Sevdiği ile Beraberdir

Biz azaba, nar-ı cehenneme tahammül edemeyiz. Hele ayrılık ateşine hiç tahammül edemeyiz. Ne yapıp yapıp buradayken başımızın çaresine bakmalıyız.

Bir gün Mecnun yatıp uyur, rüyada Leyla’yı görür; hali gayet hoş olur. Heyecandan yüzüne bir güzellik ve kırmızılık gelir. Mecnun uyanır, bu defa, Leyla’yı karşısında görür görmez benzi sapsarı olur. Leyla, “Sana birdenbire ne oldu, rengin kıpkırmızı iken şimdi böyle sapsarı oldun?” diye sorar. Mecnun, ”Rüyada seninle meşguldüm, halim hoştu. Uyanınca karşımda seni gördüm, derhal içime, senden ayrılmak korkusu, hicran korkusu düştü, onun için böyle oldum” der.

Cennet ehli olmak öyle kolay değil. Haydi cennete girdik, diyelim. Cennette Cenab-ı Hakk’ı ancak haftada bir kere o da hem uzaktan görecek ve hem de yine tekrar ayrılacağız. Ve sonra, ahiret günleri buranın bin günüdür. Demek yedi bin gün sonra bir kere daha göreceğiz. Bu azaba kimse tahammül edemez. Bu ayrılık azabına hiçbir azap benzemez.

Vuslattan geri kalmak en büyük azaptır.
Ayrılığın yakıcı ateşi her azaptan beterdir.

Kısaca, buradayken ne yapıp yapıp orada da O’ndan ayrılmayacak bir hal, irfan ve O’nun visaline layık olacak bir temizlik kazanmak lazımdır. Yoksa halimiz pek harap olur.

Mecnun bazı kimselerle sahraya çıkar. Orada bir köpeğe tesadüf eder, Köpeği çağırır, eteğini açar, Üzerine oturtur, okşamaya başlar. Yanındakiler, “Yahu bu köpekte ne var ki buna böyle yapıyorsun? Sana hakikaten Mecnun dedikleri kadar var” deyince Mecnun, “Ah siz ne bilirsiniz? Ben bu köpeği bir kere Leyla’nın köyünde görmüştüm” der. “Kişi sevdiği ile beraberdir”

Pekala! Düşünelim, kimi seviyorsak onunla beraberiz ve onunla beraber olacağız. Bizim şimdi sevdiğimiz Allah, Resulullah, evliyaullah ise hiç şüphe yok ki orada da onlarla oluruz. Yok, nefsimizi, heva ve hevesimizi seviyor onlara muhabbet ediyorsak demek yarın orada da onlarla olacağız.

İnsan neyi severse onu çok söyler, zikri fikri o sevdiği şey olur. Bizim en çok söylediğimiz şey nedir, zikir ve fikrimiz nedir? Eğer Mevlamız ise nimetimiz mübarek olsun! Yok değil de başka şeylerse bu hal büyük musibettir, büyük felakettir. Şimdiden başımızın çaresine bakmalıyız…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.